Haber

Deprem Uzmanı Naci Görür: ‘Maraş Depremi Öncesi Bilim Sesini Duyuramıyordu’

İstanbul’da olası bir depremle ilgili dikkat çekici açıklamalarda bulunan sismolog Prof. Dr. Naci Görür, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’nin kendisini ilk kez aradığını açıkladı.

Sputnik Radyosu’nda Atilla Güner ile Akşam Postası’na konuşan beyin sarsıntısı uzmanı Prof. deprem”.

Özhaseki, “Bakan Özhaseki geçtiğimiz günlerde Belediye Başkanları ile yaptığı toplantıda depremle ilgili 4 kırmızı çizgi olduğunu söyledi. Görer, “Twit atıp tebrik ettim. Birkaç gün sonra tweetimden beni aradı. Benimle direkt konuşmak istediğini belirtti, ben de memnun olacağımı söyledim. İBB Başkanı ile görüşüp anlaştığı ve İstanbul’u depreme hazırlayacağını duyunca daha da umutlandım.”

Bakan arayışının çok önemli bir gelişme olduğunu vurgulayan Prof. 1999’dan beri ilk kez bir devlet yöneticisi tüm uyarılarımıza ve açıklamalarımıza rağmen bize net bir cevap veriyor ve bizim dediğimize benzer şeyler söylüyor. Bu sevindirici” dedi.

Kahramanmaraş depremi öncesinde depremle ilgili uyarıların duyulmadığına işaret eden Görür, sözlerini şöyle sürdürdü: “Maraş depremi öncesi ne hükümetten ne de yerel yönetimden duyduğumuz bir tepki almadık ama demek oluyor ki ilk defa söylediklerimiz 6 Şubat depremlerinden sonra duyulur oldu. Bu saate kadar İstanbul’u konuşsaydık İstanbul’u depreme hazırlardık. Saçma sapan bir sözle ve söylendiği gibi devletle, milletle, yerel yönetimle, siyaset üstü ve devlet siyasetiyle birlikte yapsaydık, bugün İstanbul’da beyin sarsıntılarını artık çok ciddiye almazdık. ”

Depremle ilgili uyarılara kulak verildiği takdirde onbinlerce insanın ölmeyeceğini söyleyen Naci Görür, “24 Ocak 2020 Elazığ depremi sonrası uyarılarımızı dikkate alsaydık, toprağa vermezdik. 1999’da Maraş’ta on binlerce insan.” Aynı şeyi söyledik. Bilim dünyası Hatay’a, Maraş’a, Adıyaman’a dikkat çekmekte zorlanıyorsa, sürekli buraya büyük deprem gelecek deniliyorsa, ülkede yerel yönetimlerde hükümet varsa ve hatta muhalefet olsa böylesi Bir kayıp kabul edilebilir bir şey değil” dedi.

İstanbul’da bugüne kadar meydana gelen depremleri anlatan Görür, “1766 yılında İstanbul’da 3 ayda şiddeti 7.0’ın üzerinde iki büyük deprem meydana geldi. 1999 depremi ağustos ayında oldu, ardından yaklaşık 3 ay önce Düzce’de oldu ama 9 saatin ortasında yaşanan deprem tabi ki büyük bir şanssızlık ama çok garip ya da ilk kez oluyor çünkü 1999’da oldu. Bunu bilmediği için dünyada hiç görülmedi. Bu kadar insanı kaybettik, deprem olağandışı olduğu için mi? hazırladık mı? Olsaydı açıklamalar şöyle olurdu, elimizden geleni yaptık ama dünyada ilk olduğu için sonuç bu zannediyorsunuz. Aslında hiçbir hazırlık yapılmadığını gördük.”

Kanal İstanbul projesinden önce İstanbul’u sarsıntıya hazırlamanın daha değerli olduğunu vurgulayan Naci Görür, “Hükümetsiz İstanbul, İBB’siz iktidar darbelere dayanıklı şehir yapamaz. Yapılan bu işe halkı da katmak gerekiyor. Bu gerçektir. Tüm dünyada şehri depreme karşı güçlü kılmakta başarılı olmuştur ama bu formülle. Umarım Türkiye ekonomisi ve siyasi iradesi bu işe sahip çıkar ve ekonomik gücümüz yeter. Ülkenin bazı projelerinden vazgeçerek veya o projenin yükünü hafifleterek.. Kanal İstanbul’u unutacaksınız.. Daha az yol, daha az köprü yapacaksınız. Asla yapılmaz demiyorum, bir an önce belli bir plan dahilinde yaparken insanların can güvenliğini tehdit eden bir işi yapacaksınız” dedi.

Görür, “Bazı rezerv alanlarımız var ve orada konut üretip bina yapacaklar derlerse bu yanlıştır çünkü bina yoğunluğunu artırırsınız” diyen Görür, “Fazla bina nüfus demek. Depremlerdeki en büyük tehlike bölgenin nüfusunu, bina ve altyapı yoğunluğunu arttırmasıdır. Ben böyle anlamak istiyorum çünkü ben böyle önerdim rezerve alanlara konteyner veya prefabrik alanlar yaptık diyelim ve her türlü konforu hazırladık. Bu bölgede 20 bin – 30 bin binayı yıkmayı planladıysanız, o 50 bin kişiye ben sizi o rezerv alanlarda misafir edeceğim diyeceksiniz ve kira ödemeyeceksiniz” dedi.

Depreme dayanıklı binaların yapılması için devletin bu sorumluluğu üstlenmesi gerektiğini görüyor ve “Ben bunu ev sahiplerinin insafına bırakmayacağım, devlet olarak da size şefkat gösteriyorum, hoş geldiniz, sizi ağırlayalım” dedi. 1.5 yıl bize izin verin evinizi depreme dayanıklı yapalım tekrar buraya taşıyalım diyeceksiniz.Önerim bu doğru ama uymuyorlar bence fay zonlarını düşünüyorum gerçek olacaksınız kuzeyde ormanların içine gireceksiniz Istranca’da yapacaksanız orada yapın ama Karadeniz kıyılarına iterseniz bu sefer yeşil alanları, ekosistemi yok edeceksiniz ve yapacaksınız. Nüfusu artırın, bunun bir anlamı var mı? O sordu.

İstanbul’a daha fazla imar ve yerleşim verilmemesi konusunda ciddi uyarılarda bulunan Naci Görür, “İstanbul’daki sanayiyi Anadolu’ya taşıyın ve halkın Anadolu’ya göçü için en büyük proje ve teşvik uygulaması yapılmalı. Anadolu’da yeni işyerleri açılmalıdır. Bunları yaptıklarında insanlar isteyerek ve severek o bölgelere para harcıyorlar. Rezerv alanlarına daha çok bina yapacağız diyorsunuz. Evleri yıkılacak insanların yerlerini yeşil alana mı çevireceksiniz? HAYIR. O zaman ne anlama geliyor? İnşaat yoğunluğu da arttı, insan yoğunluğu da arttı. Demek ki İstanbul’u depreme hazırlamak büyük bir müteahhitlik projesine dönmüş ki bu yanlış, yapmamaları lazım” dedi.

Mevcut binaları depreme dayanıklı hale getirmenin mümkün olduğuna işaret eden Naci Görür, “Bunları yıkıp yeniden yapmak lâzım değil. Bazı yerleri özellikle zemin durumuna göre yıkıp taşıyıp yeşil alana çeviriyorsunuz ve çoğu binayı yenilikçi yöntemlerle sağlamlaştırıyorsunuz. Bu işler böyle yapılıyor, dünya bu işleri böyle yapıyor” dedi.

Naci Görür, iklim değişikliğine dikkat çekerek, “İstanbul’un nüfusu artıyor ve çok çabuk susuyor. İklim değişikliği nedeniyle barajların bile suyu tükeniyor. Barajdaki suyu vatandaşa vermeseniz bile buharlaşarak o su azalıyor. Yeraltı suyumuz yok, derine indi, kirlendi. İklim deprem kadar tehlikeli sinyaller veriyor. Tarım arazilerini akılcı kullanırsanız, plan yapmanız gereken yerde yer altı sularını bol hazırlarsanız, ormanları, su üretilen yerleri israf ederseniz yarın deprem değil susuzluk olur. İklim bölgeyi yaşanmaz hale getiriyor” dedi.

“Depremde ölmedin ama başka türlü ölürsün. Bakanın iradesi bugünkü iktidarın iradesi ise o zaman daha yetkin bakanlar onu bir şekilde siyasete ve gösteriye yönlendirirler ve bu, deprem olduğunda en büyük hayal kırıklığı olur. bildiğimiz yöntemden ziyade rastgele bir şeye dönüşüyor ve bir daha düzelemeyeceğimiz konusunda karamsar oluyoruz.Bakan gerçekten hükümetin görüşünü yansıtıyor ve siyasi iradenin en yetkilisi bu tavırda ise en doğrusu bu. karar.

prof. Naci Görür, İstanbul’un 10-15 yıl sürmeden depreme hazırlanabileceğini belirterek, ”Belediye aslında en büyük sorunu deprem ilan etti ve başından beri bu işin içinde. 10-15 yıl geçmeden İstanbul’u depreme hazırlayacağız. Sıfırdan başlamadığımız için birçok şey yapıldı. Okullar, hastaneler, viyadükler ve köprüler için daha önceden hazırlıklar yapılıyor. İstanbul’u kısa sürede bir şoka hazırlayacağız ve beklediğimiz deprem şehri vurduğunda çok az kayıpla atlatmış olacağız. Bu uygulama sadece İstanbul için değil tüm Türkiye için örnek teşkil edecektir. Memleketimizin her karışı sallanan bir şehir. Nerede uyanırsanız uyanın, sizinle birlikte binlerce insanı kaybedebiliriz” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu